Kayıtlar

Ben'i Aralamak

 Bazıları köprü diyor buna. Köprüye girmek sizi ittirenlerle oluyor biraz. Köprüye gidenler ilk başta meraklarına yenik düşüp ilerler biraz ama kolay yürünmez o köprüde. Eksik tahtaları vardır, bazı tahtaları sağlam gözükse de kırıktır, sallanır bir de. Bazıları dayanamaz , bazıları geldikleri yeri özler belki köprünün en sonundan geri dönerler. Onlar için sorun yoktur ama köprünün diğer ucuna çıkınlar için artık bir yol yoktur onlar bu kırım köprüyü, gelirken geri dönenleri; ağaşı düşenleri hep görür. Bu kapıdır benim için bazı kapılar sıkışmıştır, kilitlenmiştir ama açılınca bir kez ( bu açılmalar bazen belirsiz bazense kurşun gibi mıhlanır akla) geri kapatamazsınız onları arkanızı bile çevirseniz bilirsiniz içinde olanları. O kapıları açanların girmeyenleri bile benciliğini yırtmıştır bir nebze. Artık "Ben'e" yeni bir odanın ışığı düşmektedir. Belki cılız belki göz kamaştırıcı. Karanlığı dağıtan bir ışık.

Bitmemiş

 Gözümün önünde parçalanıyorsun. Hep karanlık bir tarafın vardı önemsememiştim önceden.Başta senin bu noktaya geleceğini fark etseydim seni yalnız bırakmazdım hiç. Bilmiyordum kucaklamalarıma bu kadar ihtiyacının olduğunu. Bir bilseydim kollarımın arasına sarıp sarmalardım. Seni bu fırtınalarda soğuğunla bırakmazdım. Sen elimden kayarken ben seni tutamamıştım. Sen erken düşmüştün , ben kollarımı geç açmıştım. Bir zamanlar tek varlığın iken şimdi bir yabancıydım. 

Kendime

 Ordaydı. Aklımın bir köşesinde durmadan beni rahatsız ediyordu. Ordan çıkmak istiyordu, gerçekleşmek istiyordu. Onu somutlaştırmam lazımdı. Kelimeleri yakalayamadıkça onun benden daha fazla üzüldüğünù biliyordum. Ben cümleleri süslemeye çalışırken o sadece cümlelere dökülmek istiyordu. Onu hep yazmak istiyordum sarışın, mavi gözlü, yeşil gözlü, kıvırcık saçlı, esmer nasıl olursa olsun hep o aynı kişiydi. Bir gün benimle kimsenin durmadığı küçük bir kasabada yaşarken başka bir gün deniz kenarındaki güneşten kavrulmuş kumlar ayağını yakıyordu. Hep düşlediğim yazmadıkça var olmak için beni bitirecek "en iyi arkadaşım" . Roman yazmaya çalışmak çok zor başlamak bile ama düzgün bir başlangıç yapacağım.

Ben ve O

  Gözlerimi kapadığım da bile ordasın. Ben bu sokakta yürürken sen köşede benim için ordasın. Her güldüğümde heyecanla yanımdasın. Bekliyorsun üstüme atılmak için. Gülmemi bile fazla görüyorsun. Gülerken mutlu olmadığımı sen de biliyorsun yine de bana çok görüyorsun bunu. Ruhumun çıkmaz sokaklarından gelip beni alabora ediyorsun.Kalabalıkların arasında kullağıma fısıldıyorsun "sen hep yalnızsın". Birisi için sevinirken gözlerime bakarak "sen hiçbir zaman onlar gibi olamayacaksın" diyorsun. En kötü lafları karanlıktan çıkarıp kalbime saplıyorsun. Acıyor senin yapman değil ama onların gerçek olması acıtıyor. Safsatalarına kulak asmadan yaşayabilirim ama gerçekleri en olmadık yerde söylemen dokunuyor. Dokunuyor ya bir çığın "dokunması" gibi. Bunlar geçicek diyorum bana gülüyorsun umutlarıma düşen en ufak karanlıktan yararlanıp bütün hayallerimi yok ediyorsun. Gerçeklerim senin dediklerinle karışıyor. Önümü göremiyorum. Kendi eylemlerimden habersiz çıkmazlar...
 Kalbi bin parçaya ayrılmış gibi hissediyordu. Bir şeyleri kaçırıyor bir şeylerden yoksun gibiydi. Yardım almadan , düşünülmeden yaşamanın getirdikleriydi bunlar. Fark edince bunu ne kadar ağlamıştı. Yalnız olduğunu biliyordu ama hiç bu kadar yalnız hissetmemişti. Sevgi sadece sözde kalamazdı. Sıcaklığını hissetmediği sevgiye nasıl inanabilirdi o yalnızdı. Her gece ne için ağladığını bilmeden aya bakarken yalnızdı. Birilerinin mutlu gûlerken, eğlenirken gördüğünde acınası kadar yalnızdı. Yalnızdı birileriyle konuşurken onların dediklerine gülerken bile. Gözyaşlarını hep tutuyordu kendini bırakırsa duramayacak kadar ağlıyacağını düşünüyordu. Başkalarının ona kusurlarını söylerken tek sevdiği kendisinden bile nefret etmesine yol açtıklarında yalnızdı. Güçlü değilim demişti herkes tersini söylerken ayakta duruyor gibi görünüyordu ama içine her karanlıkta gölge düşüyordu. Bu kadar zayıf olması sinirlerine dokunuyordu bu kadar fazla duyguyla baş edemiyor istemiyordu da. Üzülmek normal h...

Sevgi

 Sevgiyi istedi. Sevmekte sevilmekte istedi. Öyle bir istedi ki umudu hiç bitmedi hak etmişti bunu sonuçta değil mi? Bir gün onun içinde değerli olan birisi gelecekti. Herkese gelirdi ya. Senelerce hep sevgiyi diledi onu bekledi. Zamanı vardır ama gelir dedi devam etti. Sevginin ne olduğunu bilmedi. Sevgi hiç onun olmamıştı hep başkalarına aitti. Sevgi acıtabilir miydi? Olduğu haliyle sevilmek istedi en çokta. Kimseye uymaya çalışmadan kendi olarak sevilmek istedi. Sevilmek adına kendini değiştirirken başkaları için, geriye kendisinden bir şey kalmadığını anlamıştı. Sarılmak, birisinin ellerini tutmak istiyordu. Birinin sıcaklığına ihtiyacı vardı. Çok yalnız bırakmışlardı onu

O

 Bana işkence ediyordu. O da bunun farkındaydı. Onu ... Bildiği halde... Böyle giyinip nasıl başkalarına gülebiliyordu. En uzak masada otursam da kafasını döndürüp gözlerime bakabiliyordu. O bir şeytandı. Beni olmadığım bir şeye çevirmeye çalışıyordu. Herkesin gözleri onun üstündeydi ama o yine de ortaya çıkıp rahat bir şekilde dans edebiliyordu... Beni delirtiyordu!.. Geçen gün çantasını bana verirken nasıl ellerimi tutmuştu. Benimle oynuyordu. Dediklerine güvenemiyordum o en büyük yalancıydı. Ona teslim olamazdım. Bildiği halde nasıl saçlarıma dokunmuştur. Başta iyi davranıp beni oyuna getirmişti. Onun elinde bir kuklayım. Onun hakkında nasıl iyi düşünebilmiştim. Beni tuzağına o kadar kolay düşürmüştü ki.. Beni rahat bırakıp gitseydi burdan böyle olmazdı o bana acı çektirmeyi seçti. Hala hiçbir şey olmamış gibi benimle konuşması beni kudurtuyordu. Yüzüme gülüşü... Saçını kulağının arkasına koyuşu... Saçımla oynaması ,bir anda bana sarılması... Büyük bir rahatlıkla bunları yapabi...

Yaz Çocuğu

 En sıcak günlerde bile battaniyesine sarılırdı. Kollarını örter yüzünü saçlarının arkasına gizlerdi. Hep söyleyecek bir lafı var gibiydi ama konuşmazdı. Gözleri hep uzaklardaydı. Bakıyordu ama hiç görmüyordu. Yanından geçenlerde onu görmüyordu. Gölge olmak isterken gerçekten ona dönüşmüştü. Bir gölgeyken bile aklındaki sesler onunla uğraşmayı bırakmamıştı. Bitmeyen gözyaşları gelmiş geçmiş bütün acı çeken ruhlara ağlıyordu. Bütün yarım kalmış, başlmamış hikayelere. Bütün kalp kırıkları onun içine dolmuştu. Bütün akacak yaşlar onun gözünde ikamet ediyordu.          Neye kızgındı, neye üzülmüştü, nasıl kaybolmuştu? Hiçbir şey bilmiyordu.      

Saklı

 Saklamamın sebebi görmemelerini istememdi. Görseler bozarlardı. Kendi gerçekleriyle güneşime gölge düşürürlerdi. Rüzgarlarla yağmurun bile girmediği çim kokan bahçelere sakladım. Yerin 5 metre altında gibi kimsenin nazarına değmeyecek bir yere ama toprağın soğuğuna değil en sıcak renklere sakladım. Öpücüklerimi , hasretin sona erdiğinde dökülen gözyaşlarımla birleştirdim onu sarıp sarmalayarak sakladım. Onu kendime ayırdım. Eksik bir parçam gibiydi onu bulunca anladım. Herkesleri kendim gibi sandım çok yanıldım. Hatalarımla ezildim , gülüşlerimle ağladım. Ona saklandım içimi başka kimseye açamazdım . Onu güneşin batışındaki kaybolan günlerime sakladım. Beş yaşındaki bir çocuğun gerçek duygularına sakladım. Çocukluğumdan emanetti onu aldım kendi içimde sakladım.Sakladım, saklandım, sakındım. Anca onla kendim olabildim. Onu kendimden sakındım

Anılar

 Bir gün geldi ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını anladı. Şu an anıları da ona aldatıcı geliyordu. Bu noktaya ne zaman gelmişti o yoksa hep böyleydi sadece o mu fark etmemişti? Çocukluk anılarındaki güneşli günlerde bugünün karanlığıyla kirleniyor onlarda bozuluyordu. Bozuyorlardı keşke hep anılardaki gibi bıraksalardı kendilerini. Beş yaşınsaki bir çocuğun en masum duygularını sakladığı anıları bozmaya kimin hakkı vardı. Geleceğini yıkarken geçmişi de anılarıyla gidiyordu. Kimsesiz kalıyordu. Kötü birisi olmak istememişti ama keşke ölseler demişti böylece nefret doğmadan anılardaki iyi hallerinde kalırlardı sonsuza kadar. Şimdiyse geçmişi kirleterek hiç kimse oluyorlardı. Mutlu anları paylaştığın birisi nasıl yabancı olabilirdi?  Bütün dünyayı beraber tanımışken şimdi iki ayrı evrene düşmüşlerdi.  Anıların yerini ne unutulacak ne de affedilecek göz yaşları kalmıştı. 

Yalnız

 Nasıl milyonlarca insanın içinde o yalnız kalmıştı. Sokakta onlarca insanın yanından geçiyordu bazıları onun gibi tek başına yürüyordu ama kimse onun kadar yalnız değildi. Dışarı bile çıksa aklı hep zihnin içindeydi. Kendisini bütün kötülüklerden uzaklaşacağı bir dünya oluşturmuştu ama orda da yalnızdı. Birileriyle gülerken bile yalnızdı. Ağlarken de eğlenirken de yalnızdı. Bir kendi vardı ama bazen kendi de kayboluyormuş gibiydi. Kalabalıkların içinde bile küçük bir çocuk gibi ürkmüş, çekingen kayıp bir ruhtu. Bir yere ait değildi. Kendi dünyasının insanıydı. Neden birisine ihtiyacı vardı niye yalnızlığı bu kadar acıtıyordu. Kimseyi sevemezken nasıl yalnızlıktan kurtulacaktı? Niye her şey böyleydi? Bütün dünyanın karşısında bir kendisi duruyor gibiydi arkasında kimsesi yoktu yanında da yoktu ya.  Küçücük bir çocuk nasıl bu kadar büyük duygular hissedebilirdi. Hayatı ne ara bu kadar mutsuzlaşmıştı? Geçmişe dönüp baktığında mutlu güzel günleri göremiyordu belki de o günlere hi...

Çocuk

 Bir çocuğun kalbini kırmışlardı. En küçük sorunlar bile küçük bir çocuk için fazlaydı altında ezilirdi küçük omuzları. Gözlerinden yaşlar akar bir ömür taşıyacağı hüzün çökerdi içine. Hep bir buruktu gülüşü. Kendinden başkası yoktu kendisi de hep eksikti. O küçük çocuğun bütün dünyası yıkılırken de hayat devam ediyordu ama o hiç ilerleyemiyordu. Atlattığını düşünürken yine de her hayal kırıklığında küçük bir çocuk oluyordu büyük acılarıyla. En kötüsü arkasında kimse olmayışıdı kendini büyütüp , iyileştiren yine oydu. Anlayan yoktu. Kalbini iyileştirebilecekte yoktu. Bunları hak etmemişti hiçbir çocuk bunları hak etmezdi. 

Geçmişten

 Hiçbir şey yaşamamışken ne çok olasalık vardı. İsteyip isteyebileceğin her şey olabilirdin.     Seçim senin elindeyken çaresiz kalmak mantıksızdı.      Ben şimdi burda nefes alıyorken o kendi dünyasında kendine özgü hayatını yaşıyordu. Bazen onun yüzüne baktığımda düşüncelerini okumak isterdim. Ne yoruyor ne uğraştıyordu zihnini? Bilmek isterdim onun hakkında her şeyi , bilseydim ki onun gibi olsaydım, o olsaydım, onunla olsaydım. Hep aradağım düşlediğim içimde yaşayan "en iyi arkadaşım"dı. p.s. bunu eski bir defterde rastgele buldum o ara ne düşünüyordum nasıl biriydim hangi duygularla bunu yazdım bilmiyorum ama olduğu gibi paylaştım.

Uyanış

 Her gözünü açtığında yeniden kaybolmuş buluyordu kendini. Zamanda , hatıralarda bir yerlede kaybolmuştu. Kendini bulmaya çalışıyordu. Sahi kimdi o?  Nerede bırakmıştı kendini? Bir gün bir yalan daha söylediğinde mi kaybolmuştu? Boş sokakalarda nereye gittiğini bilmeden her köşe başında her yeni caddede kendisini aramıştı. Gülüyordu ama gözlerinde gizleyemediği keder kendini gösteriyordu. Yaşadıkları için değil ; yaşayamadıklarına duyduğu bir pişmanlık vardı. Her adım daha uzaklaştığında ondan bunu fark edememişti. Onu kaybettiğinde ilk olarak bunu ani bir araba kazası gibi hayatına çarptığını düşünmüştü. Sonradan fark etti ki aslında bu noktaya kendisi gelmişti.  p.s. ne devam ettirebildim ne de bunu silmek geldi içimden belki bir gün tamamlanır

Yaşadı

 Çok uzaklardan sanki geçmişten sanki hiç olmamış bir yerden ama bir yerlere ait olarak bütün hayal kırıklarıyla  ve umutlarıyla; bugüne geldi. O da güldü, ağladı. Güneşin doğuşunu ayın parlaklığını izledi. Bu topraklara bastı. Bu havayı soludu. Üzüldü belki üzdü. Her şeyden önemlisi yaşadı bir şekilde hayatına devam etti. Yapamam dediklerini yaptı. Elinden geldiğince çabaladı. Sonuçta herkesle aynı sona o da geldi ama olay hiçbir zaman sona gelmek olmamıştı ki. Her şey bittiğinde geldiğin yoldaki anılardan başka hiçbir şey kalmıyordu. Ağaçların bile plastik olduğu bu dünyada o gerçek duygular yaşadı. Sevdi kendisine duyulan nefreti sevgisiyle örttü. Biraz birilerine benzedi yine de kendisi oldu. Gün geldi en güzel anı beklerken bir ömrü bitirdiğini anladı. Üstünde durmadı olan olduktan sonra ne yapılabilirdi. Başarıları kadar hatalarını da kabullendi. İşte o da boyle yaşadı. ps. Sanki hep aynı şeyleri yazıyormuş gibiyim belki de öyleyim.

Yüzleşme

 Gerçek olamayacak kadar korkunçtu. Karanlıkta deli gibi koşuyordum. Ayaklarım beni götüremeyecek diye düşünsem de mücadelemin verdiği güç beni bırakmıyordu. Saklandım , tırmandım hatta dövüştüm. Ben yenilen olamazdım. Korktum bir an yüreğimin duracağını hissettim. Bu bana daha da bir hırs vermişti. Gözüm karaydı tam bir savaşçıydım . Bu hayat bana yaşanmak için verilmişti bu hayatın iliğini emerek kanını içerek hakkıyla kendimi yaşamaya adayacaktım.   Tökezledim bir an kendimi tutamamış yere yıkılmıştım işte o an düşmanımı gördüm. İnanamadım inanılmayacak kadar korkunçtu. Gözlerim yanılıyor diye düşündüm ama en açık şekliyle düşmanımın yüzünü görüyordum. Üstü başkalarının açtığı yaralarla doluydu, gözleri kanlanmış kızarmış , ağzı öfkeden kapalı ve gergindi, hızlı hızlı soluyordu, üstünde erken yaşta yaşlanmanın verdiği yorgunluk görülebiliyordu. İşte o bendim. Derinliklere gömdüğüm yaralanmış ben. Kendi gibi olmaya çalışırken renklerini korumak için bütün darbelere maruz k...

Boşluk Hissinde Yaşamak

 Hiç olmadığım birisi olmak istiyordum dünyanın geri kalanı gibi ben de hayatımdan memnun değildim. Kendimi sorgulamama sebep oldular , kendime bile güvenimi kırdılar. Kimsesiz "bensiz" kalmıştım. Bir enkaz gibi yaşadığım yıllardan aklımda sadece derin bir hüzün kalmıştı hatırlayabildiğim. Keşke geçmişe dönüp kendimi o enkazdan kurtarabilseydim kendimin yaralarını sarmak için tek kendim bile yetmiyordu; ben lazımdı bana. Maddi olarak bir insanın varlığını ,sarılmayı o kadar unutmuştum ki. Bu eller her şeye yabancı gibiydi. Ben neredendim ki nereye yabancı olabilirdim. Çılgın kalabalığın dışında rüzgarın estiği yere savrulmayı bile becerememiştim. Rüzgar bile kabul etmemişti beni sahiplenip götürmeye. Eski paslanmış bir çivi gibiydim olduğum yerde çürüyordum.        Büyüdüm yaralarımı iyileştiremesem de üstlerini sarıp devam etmiştim. Kendimi kabullenmiş kendime yetebilmiş kendimle barışabilmiştim. Gördümkü bütün yaralarım onların bana verdikleri kendi sorunla...

Nerdesin Sevgilim ?

 Eve gelmişti. Gelmemek için her şeyi yapsada nereye gidebilirdi ki. Görmek istemediği bir gerçekti evi. Bütün yaşanmışlıkların somut kanıtıydı. Evin içine girme düşüncesi bile içini eziyordu. Yine de yapması gerekiyordu öyle demişlerdi; acıyı kabullenmelisin. Böyle yaşanmazmış ilerlemesi gerekiyormuş aynı gün defalerca yaşayamazmış. Onlar bildiklerini düşünüyorlardı ama bilmiyorlardı ilerlemek imkansızdı.Onun içinden önüne bakacak güç gelmiyordu o gün bir parçası yok olmuştu ,onu o yapan yarısı toprağa girmişken yeni bir güne başlamayı nasıl kabul edebilirdi. Onu bir daha göremeyeceği ,sıcaklığını yanında hissedemeyeceği ,gülüşünü , gözlerinin ışıltısını, saçlarının rüzgarda uçuşunu izleyemeyeceği, küçük takıntılarını,kendine özgü alışkanlılarını bir daha görememek mi? O toprağa girememişti onla ama içinde yaşayan tek şey öfkesi kalmıştı. Bedenin altında boş bir ruhtu. Tek ölen sevgilisi değildi. Beraber gelecekleri, yaşayabilecekleri onca an, onca gülüşme , onca güzel saat ve on...

Tablodaki

 Ailesinin evindeki bu resmi küçüklüğünden beri izlemeyi severdi. En büyük kavgalarda bu resmin dünyasına dalar; manzaradaki yeşilliklerle çevrili bu taş evde yaşadığını resimdeki gibi bir yaz günü evin aşağısındaki ılık sulara girdiğini düşlerdi. O evde yaşasa bahçesinde tatlı meyvelerde olurdu kesin. Ağaçtan meyve toplamak zevkli olmalıydı yaşlılar öyle diyorlardı hep. İnsanın kendi yetiştirdiklerini yemesi iyi hissetiriyormuş. O bunları hiç bilmiyordu. O betonlarla kaplı bir dünyaya doğmuştu. Plastiklerin zevksiz binaları süslediği egzoz dumanlarıyka kaplı sisli bir dünyanın çocuğuydu. Doğaya çok uzaktı. Hem resimdeki evde yaşasa güneşin vurduğu cam mavisi sularda rahatça yüzerdi. Suda vakit geçirmeyi çok severdi. Her yıl artan sıcaklardan böyle kaçardı. Yaşadığı yerde deniz vardı yılda bir kaç kere anca gidebiliyorlardı ailesiyle ama o denizden nefret ediyordu. Onun denizi tablodakiyle kıyaslanamayacak kadar kötüydü. Denizin rengi koyu yeşile kaçmış üstü pis atıklarla kaplıl a...

Gecenin Getirdikleri

 Yatağına bütün dünyanın ağırlığını sürükleyerek girmişti. Tanıdıklarının onu kınayan laflarıyla, bir ara sevgili olan ailesinin en acımasız şekilde onu yargılamısyla, beraber gülüp eğlendiklerinin ona bambaşka yabancı birisi gibi davranmasıyla bütün kötülükleri omuzlarına oturtmuş; yatağına uzanmıştı. Akşama kadar bekliyordu bu kötülükler; ne zaman vücudunu yatağın sıcak misafirperverliğine bıraksa bütün hepsi aklına doluyordu .zihninde onları kovmak için çabalıyordu ama gitmiyorlardı. Seslerini yükselterek kendilerinin değişemez üstûn ahlak kuralları ile onu suçluyorlardı.Onu olmadığı birisi gibi çarptırıyorlar kendisinin bile ağzını açık bırakan kötülükleri ona yakıştırıyorlardı. Bu sesleri susturmak zordu karşı geliyor konuşuyor onlara kendisini anlatmaya çalışıyordu ama dinlemeyen kulaklara hangi ses işlerdi ki. En acısı da bu seslerini yükseltenler bir ara ne naziklerdi ne iyilerdi ona karşı çünkü o, onlardan biriydi ; onların onu tanıdığı kadar. Onu o yapan özelleklerini tan...

Bitiş Anı

 Her şey gözlerini açayıp kapayıncaya kadar olmuştu. Şimdi olanları aklında yeniden canlandırmaya çalışıyordu ama hatırlayamıyordu zaten her şeyi unuturdu önemli olanları bile unutur sadece hisleri kalırdı adlandıramadığı duygularla yaşardı. Şimdiyse kanlar içinde pis yerde yığılmıştı etrafında koyu gecenin ağırlığı ve uzaktaki ayın ışığından başka acıları  vardı tek o ve acıları. Buraya nasıl gelmişti ? Başarısızlıkları mı onu buraya sürüklemişti , farklı davranmıştı çevresindekiler gibi olmamış onlardan da uzaklaşmıştı bundan mıydı ? Onun da girdiği çevreler olmuştu eğlenmişti ama uyamamıştı. Çokta istememişti hayattan hırslarıyla saldırmamıştı her bir yanından dünyaya. Herkes gibi mutluluk istemişti ( herkes mutluluk istemez miydi?) Şimdi gece daha da soğuktu acımasızdı zihnine dolan düşünceler gibiydi. Ne kadar zamanı kalmıştı yaşamaya yaşamakta denilmez ya bu ıssız yerde ölecekti o da biliyordu ama bu noktada ölümün  ismini anmak cesaret edemiyordu eğer dillendirirse...

Başlangıç

      Yarım bıraktığım tamamlanamayacak yazılarım olsun boş zamanlarımı değerlendirmek için yazdığım hikayeler  ve anlamsız kendi yazılarımı burda yayınlamak için bulunuyorum.       Çok mu boş konuştum yaparım öyle